CUMHURİYET DÖNEMİNDE TİYATRO (1923-1950 Arası Dönem)
Türk toplumunda bugünkü modern anlamdaki tiyatrolar Tanzimat Döneminde edebiyatımıza girmeye başlamıştır. Bu döneme kadar çeşitli şekilde tiyatrolar görülmektedir.
Türk edebiyatımızdaki tiyatroyu “Geleneksel Türk Tiyatrosu” ve “Modern Tiyatro” olmak üzere iki bölümde incelemekteyiz.
GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU
Türk toplumunda tiyatronun ne zaman başladığına dair kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak ozanların; “yuğ, sığır, şölen” adı verilen dinsel törenlerdeki gösterileri Türk tiyatrosunun temeli sayılmaktadır. Türk edebiyatında tiyatro ihtiyacı asırlarca ‘ortaoyunu, karagöz, meddah ve köy seyirlik oyunu” gelenekleriyle karşılanmıştır.
Geleneksel Türk tiyatrosu, çağlar boyunca sürüp gelen ve Türk kültürünün ürünü olan tiyatro türleridir. Şarkı, dans, söz oyunları ve taklit geleneksel Türk tiyatrosunun öğeleridir. Doğaçlamaya dayanan bu tiyatronun temel öğesi güldürüdür. Oyun kişilikleri tip düzeyindedir, karakter boyutuna ulaşmaz. Bu tiyatro, kurumsal bir nitelik taşımaz. Bayram, düğün, sünnet gibi özel günlerde sergilenir.
Türk kültüründeki temaşa sanatını “Geleneksel Türk Tiyatrosu” olarak adlandırmaktayız. Başlıca türleri şunlardır:
1.Karagöz (Detaylı Bilgi)
2.Orta Oyunu (Detaylı Bilgi)
3.Meddah (Detaylı Bilgi)
4.Köy Seyirlik Oyunu (Detaylı Bilgi)
2. Modern Türk Tiyatrosu:
Türk edebiyatında ilk tiyatro eseri örneği Tanzimat Döneminde Batı etkisiyle verilmiştir. İlk tiyatro eseri, Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” adlı oyunudur.
Modern tiyatro eserler konularına göre üçe ayrılır:
- Trajedi
- Komedi
- Dram
TRAJEDİ
İlk tiyatro türünün adıdır. Klasik dönem trajedisinin özellikleri şunlardır:
- Manzum olarak yazılır.
- Konularını mitoloji ve tarihten alır.
- Oyun kahramanları soylu kişilerden seçilir.
- Trajediler erdem ve ahlâk temeli üzerine kurulur.
- Vurma, yaralama, öldürme olayları sahnede gösterilmez; konuşmalarla duyurulur.
- Sade, açık, anlaşılır bir dil kullanılır. Halk diline yer verilmez.
- Üç birlik kuralı (Konunun bir günle, bir mekânla ve tek bir olayla sınırlandırılması ) uygulanır.
KOMEDİ
İnsanların ve olayların gülünç yanlarını göstermek için yazılan tiyatro türüdür. Klasik komedyanın özellikleri şunlardır:
- Kişilerde ya da toplumda görülen aksaklıklar, gülünç taraflar sergilenerek seyirciyi hem güldürmeyi hem de düşündürmeyi amaçlar.
- Kişiler toplumun her kesiminden olabilir.
- Her türlü olay sahnede canlandırılır.
- Konuşma dili kullanılır.
- Nazım ve nesir olabilir.
- Üç birlik kuralına uyulur.
- Yalnız güldürme amacı güden komedilere vodvil (entrika komedisi), abartılı hareketlerle sivri esprilerle güldürmeyi amaçlayan komedilere fars (kaba güldürü), gerçekte güldürücü olmayan bir olayı gülünçleştirerek işleyen komedilere parodi, yergiye dayanan komedilere satir, bir kişinin karakterini ortaya koymak için yazılan komedilere karakter komedisi denir.
DRAM
Dramlarda, trajedilerde işlenen acıklı olaylarla komedi oyunlarında işlenen güldürü unsurları bir arada işlenir.
Bu türün özellikleri şunlardır:
- Hem acıklı hem de güldürücü olaylar, hayatta olduğu gibi bir arada bulunur.
- Olaylar tarihten ve günlük olaylardan alınır.
- Kişiler toplumun her kesiminden olabilir.
- Üç birlik kuralına uyulmaz.
- Nazım ya da nesir şeklinde olabilir.
- Kahramanlar ait oldukları çevrenin diliyle konuşurlar.
- Perde sayısı sınırlı değildir.
Türk edebiyatında modern tiyatronun ilk örneği, Tanzimat Dönemi’nde Şinasi tarafından yazılan Şair Evlenmesi’dir. Batılı anlamda tiyatromuzun ilk örneği olan Şair Evlenmesi tek perdelik bir töre komedisidir.
Tanzimat Dönemi’nde Namık Kemal, Ahmet Vefik Paşa, Abdülhak Hamit Tarhan gibi Tanzimat Edebiyat’nın diğer yazarları tarafından da tiyatro örnekleri verilmiştir.
Servet-i Fünûn Dönemi’nde duraklama yaşayan tiyatro türünde önemli bir gelişme yaşanmamıştır.
Millî Edebiyat Dönemi’nde tiyatro faaliyetleri hızlanmıştır. Bu dönemde tiyatroda yaşanan gelişmeler, Cumhuriyet Dönemi’nde devlet tiyatrolarının, konservatuvarlarının ve şehir tiyatrolarının açılması açılması ile daha hızlı bir gelişme göstermiştir.
Cumhuriyet Dönemi’nde tiyatronun yaygınlaştırılması amacıyla Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Diyarbakır gibi şehirlerde Devlet Tiyatroları perdelerini açmıştır. Ankara’da Devlet Konservatuvarının kurulmasıyla tiyatro, Anadolu’ya açılmıştır.
Bu dönemde trajedi, komedi ve dram türlerinde eserler verilmiş; çeviri ve uyarlama eserlerin sayısı artmıştır. Epik tiyatro ve absürt tiyatronun ilk örnekleri verilmeye başlanmıştır.
Cumhuriyet Dönemi tiyatrosunu 1923 – 1950 arası dönem ve 1950 – 1980 arası dönem olan iki bölümünü inceleyeceğiz.
1923-1950 Arası Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu
1923-1950 arasındaki yıllarında tiyatro, büyük ölçüde Cumhuriyet değerlerinin halka aktarılmasında bir araç olarak kullanılmıştır. Milli Edebiayat Dönemi’nde başlayan Anadolu’ya yönelim bu dönemde de devam etmiştir.
Özellikle Muhsin Ertuğrul’un Şehir Tiyatroları açma girişimi tiyatronun gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Sade, açık bir dille nazım nesir karışık olarak tiyatrolar yazılmıştır.
Cumhuriyet Dönemi’ndeki ilke ve inkılapların sonucunda akılcı ve bilimin öne çıktığı eserler yazılmıştır.
1923 – 1950 yılları arasına tiyatroda ağırlık verilen konuları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Batılılaşma ve sosyal değerlerdeki değişimler
- Eski ve yeni yaşam biçimlerinin çatışması
- Savaş yıllarında yaşanan olaylar
- Cumhuriyet rejiminin faziletleri
- Bireysel duygu ve düşünceler de sosyal kuramlardaki değişimler
- Akılcılık ve bilim
- Kurtuluş Savaşı ve Türk tarihi
- Atatürk’ün düşünceleri
Bu dönemin ilk yıllarında, daha önceki yıllardan tanınan Reşat Nuri Güntekin, Musahipzade Celal, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi isimler tiyatro yapıtları kaleme almışlardır.
Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet, Vedat Nedim Tör, Cevdet Kudret 1923-1950 arası dönemin tiyatro yazarları arasında yer almıştır.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1956) | Taş Parçası, Eski Rüya, Hançer, Hülleci, İstiklal, Bir Yağmur Gecesi, Balıkesir Muhasebecisi, Tanrıdağı Ziyafeti |
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898-1973 | Canavar (1926), Akın (1932), Özyurt (1932), Kahraman (1933), Ateş (1939), Dev Aynası |
MUSAHİPZADE CELAL (1870-1959) | Genç Osman, Selma ,Bir Kavuk DevrildiMum Söndü Pazartesi-Perşembe, Kafes Arkasında, Aynaroz Kadısı, Fermanlı Deh Hazretleri, Moda Çılgınları, Macun Hokkası, Türk Kızı , Köprülüler, İstanbul Efendisi, Lâle Devri, Macun Hokkası… |
VEDAT NEDİM TÖR (1897-1985) | Fevkalasriler, İmralı’nın İnsanları, Hayvan Fikri Yedi, Kör, Köksüzler, Üç Kişi Arasında, Değişen Adam, İmralı’nın İnsanları, Kadın Polis Olursa, Çarliston |
NECİP FAZIL KISAKÜREK (1904-1983) | Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Para, Namı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Abdülhamit Han, İbrahim Ethem, Yunus Emre, Kanlı Sarık, Sabır Taşı, Mukaddes Emanet, Sır |
NAZIM HİKMET (1902-1963) | Kafatası, Bir Ölü Evi, Unutulan Adam, “Fatma, Ali ve Diğerleri”, “İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu?”, Ferhad ile Şirin, Sabahat, İnek |
CEVDET KUDRET (1907-1992) | Rüya İçinde Rüya, Kurtlar, Tersine Akan Nehir, Danyal ve Sara |
HALİT FAHRİ OZANSOY (1891-1971) | Baykuş, İlk Şair, Baykuş, Sönen Kandiller, On Yılın Destanı, Hayalet, Ali Baba yahut Kırkharamiler, Fatma’nın Dileği, Bir Dolaptır Dönüyor, |