YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)

Asıl adı Ahmet Agah’tır. Milli Edebiyat akımına uymamış bağımsız olarak eserler vermiştir. Geçmişe bağlı kalarak kendine has bir şiir oluşturmuştur.

İstanbul’un doğal güzelliklerini yansıtan şair. “İstanbul şairi” olarak tanınmıştır. Sanatçı tam bir İstanbul aşığıdır.

Şiirlerinin ana temalarından biri, Osmanlı Devleti’nin tarihidir.

Divan şiiriyle batı şiirini başarılı bir şekilde harmanlamış, Divan şiirine çağdaş bir biçim kazandırmıştır. Divan şiiri nazım biçimleri yanında Batılı nazım biçimlerini de kullanmıştır.

Hece ölçüsüyle yazdığı “Ok” şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.

Aruz ölçüsünü gayet başarılı bir biçimde kullanmış, Türkçeye muhteşem bir şekilde uygulamıştır.

Saf (öz) şiir anlayışının başarılı sanatçılarındandır.

Nazım ve nesri birbirinden uzaklaştırmıştır

Şiirlerinde parnasizm akımının etkileri görülmektedir.

Şiirlerinde biçime önem vermiş, sözcükleri yerli yerinde kullanmaya özen göstermiştir.

Daha çok lirik şiirleriyle tanınmıştır. Bunun yanında epik tarzda da şiirler yazmıştır. “Akıncı” , “Mohaç Türküsü” gibi şiirlerinde kahramanlık duygusunu işlemiştir.

Şiirlerinde ahenk ve düzene büyük önem vermiştir. Şiiri musikiden başka bir musiki olarak görmüş bu yönüyle sembolistlere yakınlık göstermiş ancak eserlerinde açık bir anlatım kullandığı için onlarla bu yönden ayrılmıştır.

Şiirlerinde aşk, lirizm, ölüm kaygısı, sonsuzluk gibi kavramlar işlemiştir.

 SESSİZ GEMİ
 
 Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
 Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
  
 Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
 Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
  
 Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
 Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
  
 Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
 Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
  
 Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
 Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
  
 Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
 Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden 

 
 AKINCI
 
 Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik    
 Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik 
    
 Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"    
 Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle 
    
 Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan    
 Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan 
    
 Bir gün yine doludizgin atlarımızla    
 Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla 
    
 Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de    
 Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde 
    
 Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
 Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik     

 
 
 MOHAÇ TÜRKÜSÜ
 
 Bizdik o hücûmun bütün aşkıyla kanatlı;
 Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı.
  
 Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
 Canlandı o meşhûr ova at kişnemesiyle!
  
 Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
 Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.
  
 Gül yüzlü bir âfetti ki her bûsesi lâle;
 Girdik zaferin koynuna, kandık o visâle
  
 Dünyâya vedâ ettik, atıldık dolu dizgin;
 En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!
  
 Bir bir açılırken göğe, son def'a yarıştık;
 Allâh'a giden yolda meleklerle karıştık.
  
 Geçtik hepimiz dört nala, cennet kapısından;
 Gördük ebedî cedleri, bir anda yakından!
  
 Bir bahçedeyiz şimdi şehidlerle berâber;
 Bizler gibi olmuş o yiğitlerle berâber.
  
 Lâkin kalacak doğduğumuz toprağa bizden;
 Şimşek gibi bir hâtıra nal seslerimizden. 

 
 OK ŞİİRİ
 
 Yavuz Sultan Selim Hân'ın önünde
 Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
 Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
 O Gaazî Hünkâr'ın mutlu gününde..
  
 Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,
 Güneşli bir nîsan günü ok attı.
 Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;
 En er kemankeşe yetti üç atım.
  
 En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
 Titrek elleriyle gererken yayı,
 Her yandan bir merak sardı alayı.
 Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.
  
 Hünkâr dedi 'Koca! Pek yaman saldın,
 Eğerçi bellisin benim katımda,
 Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
 Bu sihirli oku nereden aldın? '
  
 İhtiyar elini bağrına soktu,
 Dedi ki: "İstanbul muhâsarası,
 Başlarken aldığım gazâ yarası,
 İçinden çektiğim bu altın oktu! 

ESERLERİ:

Kendi Gök Kubbemiz (Sade Türkçe ve yeni nazım biçimleriyle yazdığı şiirler)

Eski Şiirin Rüzgarıyla (Eski nazım biçimleriyle yazdığı şiirler)

Aziz İstanbul (Düzyazı)

Eğil Dağlar (Düzyazı)

Edebiyata Dair (Düzyazı)

Siyasi ve Edebi Portreler (Düzyazı)

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.