SAF ŞİİR (ÖZ ŞİİR)
Türk edebiyatında “Saf Şiir” (Öz Şiir) eğilimi Ahmet Haşim ile başladığı kabul edilir. Ahmet Haşim saf şiirin özelliklerini “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle açıklar: “Şiir söz ile musiki arasında, sözden ziyade musikiye yakındır.”
Şiirde bütün ideolojik eğilimleri bir kenara bırakarak sadece okurda estetik bir zevk bırakmayı amaçlamışlardır.
Önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Saf şiir şairleri kendilerine özgü özel bir imge düzeni oluştururlar.
Saf şiirde düşsel ve bireysel yön ağır basan, duygulara seslenen, öğreticilikten uzak şiirlerdir.
Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır.
Şiir dili her şeyin üzerindedir. Şiirin kendine özgü bir dili olması gerektiği savunulur. Sanatlı ve imgelerle dolu bir dil tercih edilir.
Şiir şekil olarak mükemmel olmalıdır. Ahenk, söyleyiş tarzı, ritim, kafiye oldukça önemlidir.
Amaç iyi ve güzel şiir yazabilmektir.
Saf Şiirde amaç bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı imgelerle insanın estetik duygu verme amaçlanmıştır.
Şiirde anlam kapalılığından yana olmuşlar, her okuyanın şiirden farklı duygular alabilmesi amaçlanmıştır.
Şiir anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için yazılmalıdır.
simgecilik, bireysellik, ruh, ölüm, masal, rüya, temalarının yoğunca işlendiği bu şiirler zekâ ve bilincin disipliniyle bütünleştirilerek yazılmıştır.
Saf şiir şairlerinde sembolizm akımının etkisi yoğun bir şekilde görülür.
Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas saf şiirin en önemli temsilcileridir.
Saf Şiir Örnekleri
BİR YAZ GECESİ HATIRASI
İşveyle, fısıltıyla, gülüşle
Olmuş sebi sevda yine bihap
Oklar gibi saplanmada kalbe
Düştükçe semadan yere mehtap…
Buseyle kilitlenmiş ağızlar
Gözler neler eyler neler israp! …
Uçmakta bu ateşli havada
Vuslat demi bir kuş gibi bitap…
Ahmet Haşim
MERDİVEN
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer
Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Ahmet Haşim
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Yahya Kemal Beyatlı
AY IŞIĞI
Yüzün beyaz, abajur yeşil, gece mor;
Esrimiş kalbim, şarkısını söylüyor.
Her yanın avuçlarıma dökülüyor
Çeşmeden akan suyun berraklığında.
Dolaşan bir dudak mı var saçlarını
Ay tırmanıyor zeytin ağaçlarını.
Sürü bulutlar gece yamaçlarını
Otlayıp yayılıyor gök kırlığında.
Üzerinden örtüyü mü çekti bir el?
Gece ayaklarından akıp giden sel;
Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel
Bu manzara gibi, bu ay ışığında…
Yeniden yarattı seni gizli bir el!
Ahmet Muhip Dıranas
Örnek Soru:
Bence şiir bir şekil meselesidir. Şekil her şeyden evvel dilin vezin ve kafiye ile yoğrulmasıdır. Vezin, kafiye ve şiire ait diğer kurallar, yavaş yavaş kişisel bir teknik hâline gelir. Bu sayede dile önce kendi sesimiz ve biraz da benliğimiz, iç hayatımız, tecrübelerimiz girer. Bütün mesele dili, kendi sesimiz yapmaktır.
Aşağıdakilerden hangisi bu şiir anlayışıyla eser vermiş olamaz?
A)Ahmet Hamdi Tanpınar
B)Ziya Osman Saba
C)Ahmet Haşim
D)Yahya Kemal Beyatlı
E)Orhan Veli Kanık
(2016-LYS)