NECATÎ BEY

GAZELGünümüz Türkçesiyle
1. Çıkalı göklere âhım şereri döne döne
Yandı kandîl-i sipihrin ciğeri döne döne
Ahımın kıvılcımları döne döne göklere çıktığından beri felek kandilinin (güneşin) ciğeri döne döne yandı.
2. Ayağı yer mi basar zülfüne berdâr olanın
Zevk u şevk ile verir cân u seri döne döne
Senin saçına asılanın ayağı yere mi basar? O zevk ve mutlulukla canını ve başını döne döne verir.
3. Şâm-ı zülfünle gönül Mısrı harâb oldu diyü
Sana iletti kebûter haberi döne döne
Güvercin, Şam şehrini andıran saçın ile Mısır ülkesini andıran güzelliğin harap olduğu haberini döne döne sana iletti.
4. Sen durup raks edesin karşına ben boynum eğem
İne zülfün kuca sen sîm-beri döne döne
Sen kalkıp raks edesin, saçların inip sen beyaz göğüslüyü kucaklasın, ben ise karşında boynumu eğip durayım!
5. Ka’be olmasa kapın ay ile gün leyl ü nehâr
Eylemezlerdi tavâf ol güzeri döne döne
Senin kapın Kâbe gibi (değerli) olmasaydı, ay ve güneş gece gündüz orayı tekrar tekrar tavaf edip etrafında dönmezlerdi.
6. Sen olasın diye yer yer asılıp âyineler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Yer yer asılmış olan aynalar, sen olabilirsin diye gelen gidene döne döne bakarlar.
7. Ey Necâtî yaraşır mutribi şeh meclisinin
Raks vurup okuya bu şi’r-i teri döne döne
Ey Necatî! Padişah meclisinin çalgıcısı bu taze, yeni söylenilmiş şiiri raks ederek döne döne söylese yaraşır.
GAZELGünümüz Türkçesiyle
1. Eser etmez n’idelim âh-ı seher-gâh sana
Meger insâf vere dostum Allah sana
Allah sana insaf vermediği takdirde (duaların kabul edildiği) sabah vakti bile çekilen ahlar sana tesir etmez.
2. Hoş olur sohbet-i mey gecede mehtâb olıcak
Nûr saç meclise gel kim demişiz mâh sana
Gece vakti içki meclisi hele bir de mehtap varsa, hoş olur. Sana ay demişiz, o hâlde meclise gel de nur saç.
3. N’idelim devr sunarsa sana şerbet bana zehr
Bu cihân böyle olur gâh bana gâh sana
Bu talih sana şerbet bana zehir sunarsa elimizden ne gelir? Bu dünyanın hâli böyledir; bazen bana, bazen sana.
4. Göz yaşı encümünü rehber edinmezse eger
Şeb-i gamda eremez âşık-ı gümrâh sana
Eğer yıldızları andıran gözyaşlarını rehber edinmezse gam gecesinde yolunu kaybetmiş olan âşık sana ulaşamaz.
5. Levh-i çehremde okumağa hikâyât-ı gamı
Geceler subha değin şem’ tutar âh sana
Yüzüme yansıyan aşk derdinin hikâyelerini okumak için geceleri sabaha kadar âşığın ateşler, kıvılcımlar saçan âhı sana mum tutar.
6. Ey Necâtî taş iken la’l ede hurşîd gibi
Bir nazar eyler ise himmetle şâh sana
Ey Necatî! Güzellik ülkesinin sultanı, himmet ile bir bakarsa güneş gibi değersiz taşı yakuta çevirir.
GAZELGünümüz Türkçesiyle
1. Dünyâyı bir yana kosalar bir yana seni
Bana seni gerek seni ey bî-vefâ seni
Dünyayı bir yana seni bir yana koysalar, yine de bana sen gereksin ey vefasız, sen!
2. Müşkil bu kim muhabbet iki baştan olmadı
Sevdirmedi sana beni illâ bana seni
Güçlük şurada ki aradaki aşk iki taraflı olmadı; seni bana sevdirdi de beni sana sevdirmedi.
3. Mihr ü vefâ için mi getirdi beni felek
Cevr ü cefâ için mi yarattı Hudâ seni
Felek beni âşık ve aşkında vefalı olmak, seni de zulüm ve eziyet etmen için mi yarattı?
4. Âşıkların ne çektiğini anlamak için
Allah edeydi bir güzele mübtelâ seni
Ah keşke, âşıklarının ne çektiğini anlaman için Allah seni de bir güzelin aşkına düşürseydi…
5. Bir bağrı katı yüzü açılmış güzel gerek
Âyîne gibi göstere şâhım sana seni
Merhametsiz, hayasız bir güzel gerek ki, ayna gibi seni sana göstersin ey sultanım!
6. Oldun Necâtî sâye-i zülfünde pâdişâh
Var ey gedâ ki kapladı zıll-ı hümâ seni
Necatî! Onun zülfünün sayesinde (gölgesinde) padişah oldun. Yürü, sevin ey dilenci! Zira seni hüma kuşunun gölgesi kapladı.
GAZELGünümüz Türkçesiyle
1. Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler
Servi yürütmediler gonceyi söyletmediler
Al yanaklı güzeller yine gül bahçesinden neler etmediler! Selviyi yürütmediler, goncayı da söyletmediler
2. Taşradan geldi çemen sahnına bîçâre-dürür
Devr-i gül sohbetine lâleyi iletmediler
Lâle bahçeye dışarıdan gelen bir zavallıdır. Bundan dolayı onu gül meclisine sokmadılar.
3. Âdeti hûbların cevr ü cefâdır ammâ
Bana ettiklerini kimselere etmediler
Aslında güzellerin âdeti hep eziyet ve cefadır; ama bana ettiklerini kimseye etmediler.
4. Hamdüllillah mey-i cân-bahş ile sâkîlerimiz
Âb-ı hayvân ile Kevser suyun istetmediler
Allah’a hamdolsun ki sâkîlerimiz cana can katan şarap ile bize âb-ı hayât ile Kevser suyunu aratmadılar.
5. Ey Necatî yürü sabreyle elinden ne gelir
Hûblar cevr ü cefâyı kime öğretmediler
Ey Necatî! Yürü sabreyle, elinden ne gelir. Güzeller cevr ü cefayı, eziyeti kime öğretmediler ki…
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.