TAHİR İLE ZÜHRE HİKAYESİ
TAHİR İLE ZÜHRE HİKAYESİ
Geçmiş zaman ve eski günlerde zengin ve şöhretli bir padişah vardır
Malı, mülkü, askeri kısaca her şeyi vardır
Ancak çocuğu olmamaktadır
Doktorlara gitmiş derdine çare bulamamıştır
Bunlardan fayda göremeyince kendisini eğlenceye verir ve yaptırdığı bahçeye gidip gelmeye başlar
Bir gün veziri ile çarşıda dolaşmaya çıkar “Her kim bana bir altın verirse tanrı onun muradını versin
” diyen bir dilenciye para verir
Oradan ayrılıp bahçeye doğru giderler ve bir ağacın altında otururlar
İleride bir ağacın altında da yaşlı bir derviş görürler, onun yanına giderler
Derviş “marifetlerim vardır” deyince, padişah gönlünden geçeni bilmesini ister
Dervişte padişah ve vezirin çocuğunun olmadığını, evlat istediklerini bilir
Bunun üzerine dervişten yardım isterler
Dervişte cebinden bir elma çıkarır ve ikiye böler
Bu elmaları yerlerse çocukları olacağını, padişahın kızı, vezirin oğlu olacağını, ama onları ayırmamalarını, evlendirmelerini söyler
Padişah da vezir de çok sevinir
Akşam elmayı yerler ve dokuz ay on gün sonra padişahın kızı, vezirin oğlu olur
Kızın adını Zühre, oğlanın adını Tahir koyarlar
Tahir ile Zühre birlikte büyürler En tanınmış hocalardan ders alırlar ve çok zeki olduklarından her şeyi öğrenirler
Fakat on yaşında Zühre’nin gönlü Tahir’e düşer ve uyurken Tahir’i öper
Tahir çok kızar çünkü kardeş olduklarını sanır
Bir gün Zühre Tahir’i yine öper ve Tahir de Zühre’yi döver
Zühre o kadar üzülür kiAllah’a “Allah’ım benim sevgimin yarısını Tahir’e ver” diye dua eder
Tahir de Zühre’ye aşık olur
Bu sefer Zühre kendini naza çeker
Ancak kardeş olmadıklarını öğrenen Tahir ile Zühre günden güne bir birine daha çok bağlanırlar
Sazlarını alıp birbirlerine türkü söylerler
Bunları gören Arap köle padişahın karısına söyler
Padişah kızını Tahir’le evlendirmenin zamanı geldiğini söyler Ancak karısı kızının padişah oğluyla evlenmesini istemektedir
Padişah kendi gözleriyle aşıkları görmek ister ve görünce de aşıkları evlendirmeye karar verir
Bu arada Tahir rüyasında iki kara köpeğin kendisine saldırdığını görür ve rüyası çıkar
Padişahın karısı, padişaha sihirbaz cadının yaptığı şerbeti içirince padişah Tahir’den soğur ve onu saraydan kovar
Aşkı ile yanıp tutuşan Tahir, Zühre’nin köşkünün önüne gelerek sitem dolu türküler söyler
Zühre de olayları dadısından öğrenir ve her şeyi Tahir’e açıklar
Arap köle bunları görünce yine padişaha haber verir
Bu sefer padişah onu Mardin’e sürer
Mardin’de yedi yıl kalan Tahir bir gün Allah’a dua eder ve onu zindandan kurtarmasını ister Duası kabul olur zindanın açılan kapısından siyah atıyla Hızır gelir ve onu atına alıp, o uyurken Zühre’nin köşkünün önüne bırakır
Zühre Tahir’i dadısına gönderir
O günden sonra her gece gizli gizli buluşup zevk ve sefa eylerler
Fakat bir gün Tahir rüyasında yine kara köpeklerin etrafını sardığını görür
Rüyası yine çıkar çünkü Arap köle onları yine görmüştür
Bunu padişaha haber verir ve Tahir, üstü açık bir sandıkla Şat suyuna bırakılır
Şat suyu kenarında da Göl padişahının sarayı vardır Zühre bunu bildiği için Göl padişahının kızına mektup yazar ve göl padişahının kızları da onu bulurlar
Göl padişahın üç kızı da Tahir’i sevmektedir ve bir gün onu paylaşamadıkları için kavga ederken, Tahir bunları duyar ve kaçar
Bir çeşme başında dua eder ve uyur
At sesiyle uyanınca, yanında bir derviş görür Yine ata biner ve gözlerini kapatır
Derviş “aç” dediği zaman Tahir kendisini Zühre’nin köşkü önünde olduğunu görür
Dadısına gider
Dertleşirler
Bir gün Tahir davul zurna sesleri duyar ve dadısından Zühre’nin evleneceğini öğrenir
Kadın esvabı ile düğüne gider
Kendini Zühre’ye tanıtır
Ertesi gün Zühre ile anlaşırlar
Hamama gitmek için çıkıp kaçmaya karar verirler
Ancak Arap köle de kadın kılığına girmiş ve onları görmüştür Arap köle durumu padişaha haber verir
Padişah Tahir’i yakalatır
Mecliste onu ve kızını anmadan üç hane türkü söylerse affedeceğini söyler
Tahir iki haneyi söyler fakat üçüncü hanede Zühre’nin içeri girdiğini görünce onun ismini kullanır
Padişah da onun boynunu vurdurmaya karar verir
Cellat Tahir’in boynunu vurmadan Tahir namaz kılıp Allah’a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür. Bunu gören Zühre aklını kaçırır
Hekimler çare bulamaz hatta Tahir’in etini yedirmeye çalışırlar ama dadısından bunu öğrenen Zühre’de çok kızar, Tahir’in mezarına gider
Allah’a ruhunu alması için dua eder ve ölür
Mezara gelen Arap köle de Zühre’ye aşık olduğu için kendini hançerle öldürür
Padişah kızını Tahir’e vermediği için pişman olur ama iş işten geçmiştir
Bir süre sonra aşıklara mezar yapılır Arap köle de başuçlarına gömülür
Oradan geçenler Zühre’nin mezarında beyaz bir gül fidanı, Tahir’in üzerinde ise kırmızı bir gül fidanı görürler
Arap’ın mezarında da kara bir çalı bitmiştir
Her sene aşıklar baltalarla o çalıyı keserler ancak çalının yine bittiğini görürler
Ziyaretgah olan mezarı da aşıklar ve bağrı yanıklar sürekli ziyaret ederler